TÜRKİYE’NİN YARGI REFORMU: YARGI  PAKETİNİN 5, 6, 7, 8, 12, 13, VE 14.  MADDELERİNİN İNCELENMESİ

TÜRKİYE’NİN YARGI REFORMU: YARGI  PAKETİNİN 5, 6, 7, 8, 12, 13, VE 14.  MADDELERİNİN İNCELENMESİ

I.ÖZGÜRLÜĞÜ KISITLAYICI CEZA  NEDENIYLE VESAYETE HÜKMETME VE  VESAYETIN KALDIRILMASINA İLİŞKİN  DÜZENLEMELER 

Kanun ile yapılan değişikliklerden biri de 5., 6.  Maddeler ile TMK 407 ve 471. Maddelerinde  yapılan değişikliklerdir. TMK 407’de yapılan  değişiklik ile ceza infaz kurumunda bulunma hali  doğrudan kısıtlama nedeni olmaktan çıkarılmıştır.  TMK 407’de bir yıl veya daha uzun süreli  özgürlüğü bağlayıcı bir cezaya mahkum olan her  ergin kısıtlanacağına ilişkin düzenleme Anayasa  Mahkemesi tarafından ayırt etme gücünü haiz ve  herhangi bir vasi atanmaksızın kendi işlemlerini  yürütebilecek durumda bulunan kişilerin  haklarında sadece özgürlüğü bağlayıcı ceza  verilmiş olmasını doğrudan doğruya bir kısıtlama  nedeni sayılmasından sebeple iptal etmiştir. Kanun  ile yapılan düzenlemeyle, özgürlüğü bağlayıcı ceza  sebebiyle kısıtlanma kurumu değiştirilerek, ceza  infaz kurumunda bulunma hali doğrudan doğruya  kısıtlama nedeni olmaktan çıkarılmıştır ve  kesinleşmiş hapis cezasının infazı amacıyla ceza  infaz kurumunda bulunan hükümlünün  kısıtlanması esas olarak kendi isteğine  bırakılmaktadır. Ancak, toplam beş yıl veya daha  fazla kesinleşmiş hapis cezasının infazı  bakımından hükümlünün kısıtlanması hususu  kişiliğinin veya malvarlığının korunması kriterine  bağlanarak, bu konuda vesayet makamına takdir  hakkı verilmiştir.  

Yine TMK 407’de yapılan değişikliğe paralel  olarak Kanun’un 8. Maddesi ile vesayetin sona  ermesine ilişkin olarak TMK 471. maddesinde  değişiklikler yapılmıştır. Yapılan değişiklik ile  hapis hâlinin devamı süresince vesayetin sona  erdirilebileceği haller düzenlenmiştir. Buna göre,  toplam beş yıldan az olan hapis cezasının infazına  bağlı olarak verilen kısıtlama kararları bakımından  kişinin isteminin bulunması; toplam beş yıl veya  daha fazla kesinleşmiş hapis cezasının infazına  bağlı olarak verilen kısıtlama kararları bakımından  ise kişini talebi üzerine kişiliğinin veya  malvarlığının korunması sebebinin ortadan  kalkması hâlinde vesayet sona erdirilebilecektir. 

II. KORUMA AMACIYLA ÖZGÜRLÜĞÜN  KISITLANMASINA İLİŞKİN HÜKÜMLER 

Kanun’un 6 ve 7. Maddeleri ile Anayasa  Mahkemesi’nin ilgili iptal kararı gereğince TMK’nun 409 ve 436. Maddelerinde değişiklik  yapılmış ve koruma amacıyla özgürlüğün  kısıtlanması için hekim ön raporu üzerine sağlık  kuruluşuna hâkim kararıyla yerleştirilen kişinin bu  yerleştirme kararına karşı başvurabileceği bir itiraz  yolu getirilmiştir. Anayasa Mahkemesi iptal  kararında, hekim ön raporu üzerine sağlık  kuruluşuna yerleştirilen kişinin bu yerleştirme  kararına karşı başvurulabileceği herhangi bir yol  öngörülmediğinden ve bu konuda başvuru imkânı  sağlayan başkaca bir yasal düzenleme de  bulunmadığından kişi özgürlüğü ve güvenliği  hakkı sınırlanan kişiye aşırı külfet yüklendiği ve  kuralla getirilen sınırlamanın orantılı olmadığından  sebeple TMK’nun 436. Maddesindeki “ve  gerektiğinde kişi, hekim ön raporu üzerine en fazla  yirmi gün süreyle sağlık kuruluşuna  yerleştirilebilir” ibaresinin iptaline karar vermiştir.  Kanun’un 7. Maddesi ile TMK’nın 436.  Maddesinde değişiklik yapılmış ve Maddenin  birinci fıkrasının (5) numaralı bendinde akıl  hastalığı, akıl zayıflığı, alkol veya uyuşturucu  madde bağımlılığı ve ağır tehlike arzeden bulaşıcı  hastalığı olanlar hakkında ancak resmî sağlık  kurulu raporu alındıktan sonra koruma amacıyla  özgürlüğün kısıtlanmasına karar verilebileceği  düzenlenmiştir. Maddenin aynı fıkrasının (6)  numaralı bendinde ise resmî sağlık kurulu  raporunun alınabilmesini temin amacıyla gerektiğinde kişinin hekim ön raporu üzerine en  fazla yirmi gün süreyle sağlık kuruluşuna  yerleştirilebileceği hükmüne yer verilmiştir. Ayrıca  yerleştirme kararının derhal ilgiliye ve yakınlarına  bildirileceği, ilgili ve yakınlarının bu karara karşı  bildirimden itibaren on gün içinde denetim  makamına itiraz edebileceği ve nihayetinde itirazın  denetim makamınca ivedilikle karara bağlanacağı  hükme bağlanmıştır.  

III.KORUMA TEDBİRLERİ NEDENİYLE  TAZMİNAT İSTEMLERİNE İLİŞKİN  DÜZENLEMELER 

Kanun’un 12, 13 ve 14. maddeleri ile Ceza  Muhakemesi Kanunu’nun (“CMK”) konutunu terk  etmemek veya bağımlılıktan arınmak amacıyla  hastanede tedavi olmaya ilişkin adli kontrol  yükümlülükleri uygulandıktan sonra haklarında  kovuşturmaya yer olmadığına veya beraatlerine  karar verilen ve adli kontrol işlemine karşı CMK’da  öngörülen başvuru imkânlarından  yararlandırılmayan, kişiler bakımından da tazminat  talep etme imkânı getirilmiştir.  

Kanun’un 12. Maddesi ile CMK’nın 141.  Maddesinin birinci fıkrasının (k) bendinde yapılan  düzenlemeyle, yakalama ve tutuklama işlemlerinin  yanında “adli kontrol” işlemlerine karşı da kanunda  öngörülen başvuru imkânlarından  yararlandırılmayan kişilerin tazminat isteminde  bulunabilecekleri kabul edilmektedir. Böylelikle,  adli kontrol işlemlerinin de başvuru imkânlarından  yararlandırılma bakımından yakalama ve  tutuklama işlemleriyle aynı güvenceye  kavuşturulması öngörülmüştür.  

Kanun’un 13. Maddesi ile yine konu ile ilgili olarak  CMK’nın 142. Maddesinde değişiklik yapılmış ve  değişiklikle koruma tedbirleri nedeniyle yapılacak  bu tazminat istemlerinin 6384 sayılı Kanunla  kurulan Tazminat Komisyonuna yapılması  öngörülmekte ve bu istemlerin idari başvuru  yoluyla hızlı bir biçimde sonuçlandırılması  amaçlanmaktadır. Böylelikle, tespiti herhangi bir  yargılama yapılmasını gerektirmeyen tazminat  istemleri hakkında kısa sürede karar verilmesi  sağlanmış olacaktır. Bununla birlikte yapılan  değişikliğe göre 6384 sayılı Kanun kapsamında  olmasına rağmen ağır ceza mahkemesine yapılan  istemler, Komisyona gönderilecektir. Bu hallerde  ağır ceza mahkemesine yapılan istem tarihi esas  alınacaktır.  

Ayrıca maddenin sekizinci fıkrasında yapılan  düzenlemeyle, ağır ceza mahkemesinin kararına  karşı yapılan istinaf başvurusu üzerine karar bölge  adliye mahkemesince yerinde görülmezse, bölge  adliye mahkemesinin işin esası hakkında karar  vereceği ve verilen bu kararın kesin olacağı hükme  bağlanmıştır.  

Son olarak, Kanun’un 14. maddesi ile CMK’nın  “Tazminat isteyemeyecek kişiler” başlıklı 144.  Maddesinde “adli kontrol altına alınan” ifadesi  eklenmiş ve 141. maddede adli kontrol  yükümlülüklerine ilişkin yapılması öngörülen  düzenlemeye uyum sağlanmıştır.