“Adaletin en kötüsü geç tecelli edenidir. Sonunda hüküm isabetli olsa da geciken adalet zulümdür.”
Orhan Gazi
TAZMİNAT KOMİSYONU VE MAKUL SÜRE: TÜRKİYE’DE YARGILAMA SÜRELERİNİN İYİLEŞTİRİLMESİ
1. GİRİŞ
Adalet sisteminin işleyişine ilişkin en önemli yargısal sorunlardan biri, yargılama sürelerinin uzaması ve makul bir zaman içinde yargılamanın tamamlanamamasıdır.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (“AİHM”), 20 Mart 2012 tarihli Ümmühan Kaplan-Türkiye1 davasında; kendi önünde derdest olan ve Anayasa Mahkemesine (“AYM”) bireysel başvuru hakkının tanındığı 23 Eylül 2012 tarihinden önce kaydedilmiş olan uzun yargılama şikayetine
yönelik başvurular hakkında Türkiye’de yeterli ve uygun tazmin sunan etkili bir iç hukuk yolunun oluşturulması gerektiğine karar vermiştir.
Hem yukarıda belirtilen karar hem de Türkiye’nin uluslararası platformda yargılama sürelerine ilişkin olarak çizmiş olduğu olumsuz profilin düzeltilmesi adına, 19 Ocak 2013 tarihli Resmî Gazete yayımlanan 6384 sayılı Tazminat Komisyonun Görevleri ile Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Kanun’la (“Kanun”) Tazminat Komisyonu Başkanlığı (“Komisyon”), bir iç hukuk mekanizması olarak kurulmuştur.
Unutulmamalıdır ki ülkemizde davası makul sürede sonuçlandırılmayan ya da mahkeme kararlarının icrasına yönelik hak ihlali iddiası olanlar, AİHM’e başvuru yapmadan önce AYM’ye başvuru yapmak zorundadır. Ne var ki bu durum AYM nezdinde ciddi bir iş yükü oluşturmuştur. AYM her ne kadar yargılamanın makul sürede sonuçlandırılmaması ve mahkeme kararlarının icrasına yönelik hak ihlali iddiasıyla yapılan bireysel başvuruların bir kısmını karara bağlamış olsa da, AYM’ye yapılan bireysel başvurular yoğunluğu ve diğer ihlal alanlarına ilişkin de çok sayıda başvuru yapılmış olması nedeniyle AYM’nin iş yükü artmıştır. Bu kapsamda, Kanun’a eklenen Geçici Madde 2 ile makul sürede yargılanma hakkı şikayetleri ile mahkeme kararlarının geç icrası/eksik icrası veya hiç icra edilmemesi şikayetleri münhasıran, ilgili maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla (31 Temmuz 2018), AYM’de derdest olan bireysel başvuruların, Komisyon tarafından incelenmesi kararlaştırılmıştır.
Nitekim AYM, çok sayıda kararında makul sürede yargılamanın söz konusu olabilmesi için etkin bir iç hukuk mekanizması kurulması gerektiği hususuna dikkat çekmiştir. Öyle ki Nevriye Kuruç pilot kararında (Kuruç Kararı), makul sürede yargılama hakkına ilişkin yapısal bir sorun bulunduğu, bu yapısal sorunun giderilmesi için alınan her türlü tedbire rağmen makul sürede yargılanma hakkının ihlali nedeniyle ortaya çıkacak zararların tazmin edilmesi için Anayasa’nın 40. maddesi gereğince bireysel başvurudan önce etkili bir başvuru yolunun kurulması gerektiği tespit edilmiştir. Benzer şekilde Keser Altıntaş kararında2 da AYM’nin makul sürede yargılama yapılmadığı iddiasını incelemesinin AYM’ye bir anlamda tazminat mahkemesi işlevi getirdiği ifade
2 Keser Altıntaş, B. No: 2023/18536, 25/07/2023.
edilmiştir. İlaveten, makul sürede yargılama hakkının ihlali iddiasıyla yapılan başvuruları incelemenin AYM önündeki süreç bakımından da ayrıca bir makul süre sorununa mahal verebileceği ifade edilmiştir.
2. Tazminat Komisyonun Görevleri
Komisyonun görev alanı Kanun’un 2/1 maddesi uyarınca
i) uzun yargılamaya,
ii) Mahkeme kararlarının geç icrası/eksik icrası veya hiç icra edilmemesine yönelik
şikayetler olarak belirlenmiştir. Ancak, Komisyon’un görev alanı yayınlanan Bakanlar Kurulu Kararları, Cumhurbaşkanı Kararı ve yapılan yasal düzenlemeler uyarınca genişletilmiştir.
Bu kapsamda, tazminat komisyonunun görevleri aşağıdaki şekilde kategorize edilebilir:
A. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Başvuruları Yönünden Görevler
• Yargılamanın makul sürede sonuçlandırılmadığı iddiasıyla AİHM’e yapılan başvurular,
• Mahkeme kararlarının geç veya eksik ya da hiç icra edilmediği iddiasıyla AİHM’e yapılmış başvurular,
• Kamulaştırma veya irtifak hakkı bedelindeki değer kaybının telafi edilmediği iddiasıyla Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine yapılmış başvurular,
• 10 Şubat 2014 tarih ve 2014/5917 sayı ile 09 Mart 2016 tarih ve 2016/8509 sayılı Bakanlar Kurulu Kararlarında belirtilen, ceza infaz kurumlarında bulunan hükümlü ve tutukluların hak ihlallerine ilişkin olarak AİHM’e yapılmış başvurular,
• Orman olduğu gerekçesiyle veya 31/8/1956 tarihli ve 6831 sayılı Kanunun 2/B maddesinin uygulanması nedenlerine bağlı olarak tapu kaydının iptal edilmesi veya kadastro tespiti ya da orman kadastrosu sonucu tapulu taşınmazın ormanlık alanda olduğunun tespit edilmesi üzerine mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiasıyla yapılan başvurular,
• Kıyı-kenar çizgisi içerisinde kaldığı gerekçesiyle tapu kaydının iptal edilmesi üzerine mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiasıyla yapılan başvurular,
• Taşınmazın imar planında kamu hizmetine tahsis edilmesi üzerine mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiasıyla yapılan başvurular,
• 07 Mart 2019 tarih ve 809 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile, AİHM’e yapılmış bir kısım mülkiyet hak ihlali başvurularında, AİHM tarafından ihlal kararı verildikten sonra maddi ve manevi tazminat taleplerini inceleyip karara bağlamak.
B. AYM Başvuruları Yönünden Görevler Anayasa Mahkemesinde derdest bulunan,
• Makul sürede yargılanma hakkının ihlali iddiasıyla Anayasa Mahkemesine yapılmış başvurular neticesinde verilen kabul edilemezlik kararına ilişkin müracaatların sonuçlandırılması,
• Mahkeme kararlarının geç veya eksik icra edildiği ya da hiç icra edilmemesi iddiasıyla Anayasa Mahkemesine yapılmış başvurular neticesinde verilen kabul edilemezlik kararına ilişkin müracaatların sonuçlandırılması,
• Anayasa Mahkemesinde inceleme süreci devam eden makul sürede yargılanma hakkının ihlali iddiasıyla yapılmış başvurular neticesinde, başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle verilecek kabul edilemezlik kararına ilişkin yapılacak başvurular,
• Anayasa Mahkemesinin incelemenin sürdürülmesini haklı kılan bir neden görülmediği gerekçesiyle düşme kararı verdiği makul sürede yargılanma hakkının ihlali iddiasıyla yapılmış başvurular,
• Anayasa Mahkemesinin incelemenin sürdürülmesini haklı kılan bir neden görülmediği gerekçesiyle verdiği düşme kararı üzerine veya 10.10.2023 tarihinden itibaren doğrudan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine yapılan makul sürede yargılanma hakkının ihlali iddiasına ilişkin başvurular neticesinde AİHM’nin iç hukuk yollarının tüketilmemiş olması gerekçesine dayanan kabul edilemezlik kararına ilişkin yapılacak başvurular için Komisyon’a müracaat edilebilmektedir
.
C. Doğrudan Tazminat Komisyonu Başkanlığına Yapılacak Başvurular
• 12 Mart 2024 tarihinden sonra, ceza hukuku kapsamındaki soruşturma ve kovuşturmalar ile özel hukuk ve idare hukuku kapsamındaki yargılamaların makul sürede sonuçlandırılmadığı iddiasıyla doğrudan Komisyon’a müracaat edilebilmektedir.
D. Koruma Tedbirleri (Ceza Muhakemeleri Kanunu (CMK) 141- 142) Nedeniyle Oluşan Maddi ve Manevi Zararların Tazmini İstemiyle Yapılacak Başvurular
• 01 Haziran 2024 tarihinden sonra, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 142’nci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca, CMK’nun 141/1-e, f ve l fıkraları kapsamında kalan ve 01 Haziran 2024 tarihinden sonra kesinleşen kararlar nedeniyle oluşan maddi ve manevi her türlü zararın tazmini istemiyle yapılacak başvurular için Komisyon’a müracaat edilebilmektedir.
• Applications alleging violation of the right to a trial within a reasonable time, which the Constitutional Court dismissed on the grounds that there were no grounds justifying the continuation of the examination,
• As a result of the Constitutional Court’s decision of dismissal on the grounds that there is no justification for the continuation of the examination, or as a result of the applications regarding the violation of the right to trial within a reasonable time made directly to the European Court of Human Rights as of 10.10.2023, the applications to be made regarding the inadmissibility decision of the ECtHR based on the grounds that domestic remedies have not been exhausted can be applied to the Commission.
3. 8. Yargı Paketi Sonrası Tazminat Komisyonu Başkanlığı Görev Alanının Genişlemesi Hususu
• Yakın zamanda yaşanan en büyük gelişmelerden biri, Tazminat Komisyonun görev alanının genişlediği 8. yargı paketidir. Türkiye Büyük Millet Meclisinde 2 Mart 2024 tarihinde kabul edilen 7499 sayılı Ceza Muhakemesi ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un yürürlüğe girmesi sonucunda:
i. Yargılamaların makul sürede sonuçlandırılmadığı iddiasıyla yapılacak müracaatlarda; soruşturma, kovuşturma veya yargılama sürecinde ya da en geç bunların kesin bir kararla sonuçlandığının öğrenilmesinden itibaren bir ay içinde,
ii. Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla Anayasa Mahkemesinde inceleme süreci devam eden bireysel başvuruları, başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle verilen kabul edilemezlik kararının tebliğinden itibaren üç ay içinde,
iii.Anayasa Mahkemesinin incelemenin sürdürülmesini haklı kılan bir neden görülmediği gerekçesiyle düşme kararı verdiği bireysel başvuruları, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten veya düşme kararının tebliğinden itibaren üç ay içinde,
iv. Anayasa Mahkemesinin incelemenin sürdürülmesini haklı kılan bir neden görülmediği gerekçesiyle verdiği düşme kararı üzerine veya 10.10.2023 tarihinden itibaren doğrudan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine yapılan başvuruları, bu Mahkemenin münhasıran iç hukuk yollarının tüketilmemiş olması gerekçesine dayanan kabul edilemezlik kararının tebliğinden itibaren üç ay içinde yapılacak müracaat üzerine komisyon inceleyecektir.
4. Tazminat Komisyonuna Nasıl Müracaat Edilir?
AİHM’e yapılmış olan başvurular yönünden; AİHM’e başvuru tarihini ve numarasını gösteren resmi kayıt kabul mektubu, başvuru formu, diğer bilgi belgeler, müracaat edenin kimlik bilgilerini içeren imzalı bir dilekçe ile yapılmaktadır.
AYM’ye yapılmış başvurular yönünden; müracaat edenin kimlik bilgileri, AYM’ye başvuru tarihi ve numarasını içeren imzalı bir dilekçe ile yapılacaktır. Dilekçeye, AYM’ye yapılan bireysel başvuruya ilişkin form, kabul edilemezlik kararı ve bu kararın tebliğine dair belge ve ihlal iddiasına ilişkin diğer bilgi ve belgeler eklenmelidir.
İlaveten hem AİHM’e yapılmış başvurular hem de AYM’ye yapılmış başvurular bakımından Tazminat Komisyonu’na müracaatın Cumhuriyet Başsavcılıkları aracılığıyla da yapılması mümkündür. Cumhuriyet Başsavcılığa, yapılan müracaatı direkt Komisyon’a göndereceğinden ötürü, Cumhuriyet Başsavcılığına yapılan müracaat tarihi esas alınacaktır.
Komisyon’a Ulusal Yargı Ağı Projesi (UYAP) üzerinden müracaat etmek mümkün değildir.
5. Baro Pulu ve Vekâlet Suret Harcı Zorunluluğu
Vekâletnamenin aslının ibraz edildiği durumlarda vekâletname sunulan mercinin yargı merci olup olmadığına bakılmaksızın baro pulu yapıştırılmış olmalıdır.
Vekâletnamelerin avukat tarafından “aslı gibidir” şeklinde imzalanan suretlerin ibraz edilmesi durumunda, baro pulunun yapıştırılmış olması ve vekâlet suret harcının ödenmiş olması zorunludur.
6. Komisyon’un Çalışma Usul ve Esasları
Komisyon çalışmalarını idari kurul şeklinde yürütmektedir. Komisyon’un başvuruları inceleme süreci ve uygulayacağı usul idari nitelikte olmakla birlikte kararlar yargı denetimine tabi olacaktır.
Komisyon; Adalet Bakanlığı tarafından atanan dört hâkim ve Hazine ve Maliye Bakanı tarafından atanan bir kişi olmak üzere toplam beş kişiden oluşmaktadır. Komisyon, üyelerin salt çoğunluğu ile toplanıp, toplantıya katılanların salt çoğunluğu ile karar verecektir.
7. Komisyon’a Yönelik Eleştiriler
Yargı yetkisinin bağımsız mahkemelerden Komisyon’a devredilmesi Anayasa’nın 9. Maddesinde ifade edilen “Yargı yetkisi, Türk Milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılır.” hususuna aykırı bulan görüş mevcuttur. İlaveten, Komisyon’a yapılan başvurularda avukatların vekalet ücreti alamıyor olmaları da ayrıca sorun teşkil etmektedir.
8. Sonuç
Bu bağlamda, Tazminat Komisyonu’nun kurulması ve yetkilerinin genişlemesi, Türkiye’deki yargılama süreçlerinin iyileştirilmesi adına önemli bir adım olarak değerlendirilmektedir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararlarına uygun olarak oluşturulan bu mekanizma, uzun yargılama sürelerinden ve icra edilmeyen mahkeme kararlarından kaynaklanan hak ihlallerine çözüm sunmayı hedeflemektedir. Ancak, Komisyon’un yargı yetkisinin bağımsız mahkemelerden alınarak idari bir kurula devredilmesi eleştirilere neden olmakta ve Anayasa’nın yargı yetkisinin bağımsız mahkemelere ait olduğu ilkesine aykırı bulunmaktadır. Bu durum, ilerleyen süreçlerde tartışma konusu olmaya devam edecektir. Sonuç olarak, Tazminat Komisyonu’nun işleyişi ve kararları, adalet sisteminin işleyişine olumlu katkılar sağlamakla birlikte, yargı sisteminin bağımsızlığı ve etkinliği açısından dikkatle değerlendirilmesi gereken bir konudur.