1. Giriş
Tahkim, tarafların aralarındaki anlaşmazlıkları devlet mahkemeleri yerine hakemler aracılığıyla çözümlemeyi tercih ettikleri bir uyuşmazlık çözüm yöntemidir. Tahkim anlaşmaları, özellikle uluslararası ticari uyuşmazlıklarda sıklıkla kullanılır ve taraflara hızlı ve etkili çözümler sunar. Hakem kurullarının yetki ve sorumluluklarının kapsamı, tahkim sürecinin verimliliği açısından büyük önem taşır. Ancak, kimi durumlarda hakem kurulunun yetki ve sorumluluklarının belirlenmesi konusunda görüş ayrılıkları ortaya çıkmaktadır. İşbu makale kapsamında, hakem kurulunun itirazın iptali davasını görme ve icra inkâr tazminatına hükmetme yetkisine ilişkin görüşler incelenecektir.
Güncel olarak, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi tarafından verilen 03/04/2024 tarihli ve 2024/2703 sayılı karar (“2024/2703 sayılı Karar”), hakem kurullarının itirazın iptali davası ve icra inkâr tazminatına hükmetme yetkisine yönelik müspet bir bakış sağlamıştır. Bu makalede söz konusu karar da ele alınarak, hakem kurulunun itirazın iptali davası ve icra inkâr tazminatına karar verme yetkisi incelenecek ve kararın doktrindeki görüşler ışığında değerlendirilmesi yapılacaktır.
2. Karar Özeti ve Önemli Noktalar
2024/2703 sayılı Karar’da, itirazın iptali davasının takip hukukuna özgü bir dava türü olduğunu, icra inkâr tazminatının sözleşmesel ve maddi hukuktan doğan bir tazminat olmadığını, icra inkâr tazminatının cebri icra sistemi içinde öngörülmüş bir yaptırım olduğu ve kamu yararıyla ilgili olduğunu, tahkim mahkemelerinin yaptırım uygulama yetkisi olmadığını, yetkilerinin sadece özel hukuka ilişkin uyuşmazlıkları çözmek olduğunu, inkâr tazminatına karar verilmesinin kamu düzenine aykırılık oluşturduğu görüşlerine karşılık olarak; hakem kurulunun itirazın iptali davasını görebilmesinin bir sonucu olarak icra inkâr tazminatına da karar vermeye yetkili olduğu hüküm altına alınmıştır. Bu karar, tahkim sürecinde hakem kurulunun sadece borcun var olup olmadığını değil, aynı zamanda borçlunun haksız itirazı nedeniyle alacaklının uğradığı zararın tazmin edilip edilmeyeceğini de değerlendirebileceğini ifade etmektedir. Böylece, tahkim yargılamasının kapsamının geniş olduğu ve hakem kurulunun bu tür uyuşmazlıklarda yetkili olduğu vurgulanmaktadır.
3. Öğretideki Görüşler
Taraflar arasında geçerli bir tahkim anlaşması olduğunda, taraflar arasındaki alacak konusunun nasıl ele alınacağı ve tahkim anlaşmasının mahkemeye başvurma hakkını nasıl etkilediği hususuna yönelik olarak öğretide çeşitli görüşler mevcuttur.
İcra ve İflas Kanunu (“İİK”) uyarınca, borçlunun icra takibine itiraz etmesi durumunda alacaklının, bu itirazın iptali için mahkemeye başvurabileceği belirtilmiştir. Ancak, tahkim anlaşmaları söz konusu olduğunda, bu sürecin hakem kurullarına taşınıp taşınamayacağı konusunda soru işaretleri mevcuttur. Tahkim sürecinde, tarafların tahkim anlaşmasına dayanarak devlet mahkemelerine başvurmaları yerine hakem kurullarını tercih etmeleri gerektiği kabul edilmektedir ancak, icra inkâr tazminatı gibi tazminatlar söz konusu olduğunda, hakem kurullarının bu konuda karar verme yetkisinin olup olmadığına ilişkin görüş ayrılıkları mevcuttur.
Bazı hukukçular, hakem kurullarının bu tür davalarda yetkisi olmadığını savunurken, diğerleri hakem kurullarının yetkisinin daha geniş olması ve bu tür davaları da kapsaması gerektiğini ileri sürmektedir.
Bazı hukukçular, tahkim anlaşmasına rağmen devlet mahkemelerine veya icra dairelerine başvurulmasının tahkim anlaşmasını ihlal ettiğini savunurken; kimileri ise icra dairelerinin mahkeme niteliğinde bulunmadığını ve ilamsız icra takibinde tahkim anlaşmasına rağmen icra dairelerine başvurulabilmesinin mümkün olduğunu öne sürmektedir.
Prof. Ejder Yılmaz, “Tahkimde İtirazın İptali Davası ve Tahkime Elverişlilik Kuralı” başlıklı makalesinde tahkim anlaşması yapan taraflar, aralarındaki uyuşmazlığın çözümünü
“devlet yargısı” dışında özel hakemler eliyle çözümlenmesinde anlaşmaya varmışlardır. Burada“devlet yargısı” ifadesi ile kastedilen, yalnızca devlet mahkemeleri değil, genel olarak devletin “adalet teşkilâtı”dır. İcra daireleri de “adalet teşkilâtı” içerisinde yer aldığına göre, hakemde dava açılmayarak icra takibine izin verilmesi, hakem anlaşmasına ters düşer. Av. Dr. Necip Fazıl Erbeyin’in “Uluslararası Tahkimde İcra İnkâr Tazminatı” başlıklı makalesinde, ilamsız icra takibinin borçlunun itirazı üzerine durması sonucunda İİK madde 67 uyarınca görülecek olan itirazın iptali davasının taraflar arasındaki tahkim anlaşmasına istinaden tahkim merciinde görüleceği belirtilmiştir. Bu görüş, baskın görüş olup, itirazın iptali davalarının tahkime elverişli olduğunu ileri sürmektedir. Av. Dr. Erbeyin, her ne kadar itirazın iptali davasının tahkime elverişliliği tartışmalı olsa da, öğretideki baskın görüş uyarınca itirazın iptali davalarının tahkime pekâlâ elverişli olduğunu ileri sürmüştür. Aynı zamanda, borçlunun itirazın iptali davasında tahkim itirazında bulunarak mahkemeler nezdinde açılmış itirazın iptali davasının usulden reddini sağlamasının da mümkün olduğunu belirtmiştir. Öte yandan; itirazın iptali davasının icra hukukuna özgü bir tespit davası olması ve yalnızca itiraz dolayısıyla durmuş olan icra takibinin devam etmesini amaçlamasından ötürü tahkim yargılamasına konu edilemeyeceğine yönelik görüşler mevcuttur. İlaveten, Milletlerarası Tahkim Kanunu’nun 6. maddesinin 2. fıkrasına göre “Hakem veya hakem kurulu, cebrî icra organları tarafından icrası ya da diğer resmî makamlar tarafından yerine getirilmesi gereken ihtiyatî tedbir veya ihtiyatî haciz kararı veremeyeceği” için, hakem kurulunun ilgili maddede belirtilen organları bağlayıcı nihai kararlar veremeyeceği de düşünülmektedir.
4. Kararın Türkiye’nin Uluslararası Tahkim Standartlarına Uyumunda Rolü
T.C. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin kararı, Türkiye’yi uluslararası tahkim standartlarına yaklaştıran bir adım olarak değerlendirilebilir. Av. Necip Fazıl Erbeyin’in çalışmasında, Türkiye’deki icra inkâr tazminatının uluslararası tahkimdeki yeri üzerine de önemli değerlendirmeler bulunmaktadır. Av. Erbeyin, icra inkâr tazminatının, Anglo-Sakson hukukundaki cezalandırıcı tazminat gibi özel hukuk tazminatı olarak değerlendirildiğini belirtmektedir. Bu bağlamda, hakemlerin icra inkâr tazminatına hükmedebilme yetkisi üzerinde durarak, Türk hukukunun bu tazminatı bir usul hukuku cezası olarak düzenlemesinin, uluslararası tahkimdeki uygulamalarla uyumlu olacağını vurgulamaktadır. Dolayısıyla, söz konusu karar ile birlikte Türkiye’deki icra inkâr tazminatının, diğer ülkelerdeki benzer yaptırımlarla karşılaştırıldığında, tahkim süreçlerindeki uygulanabilirliği açısından uluslararası standartlara uygun bir örnek teşkil ettiği söylenebilir. Bu bağlamda, Türkiye’nin tahkim süreçlerinde uluslararası standartlarla uyumlu hale gelmesi, aynı zamanda sürecin etkinliğini arttıracak ve taraflar arasındaki uyuşmazlıkların daha hızlı çözüme kavuşturulmasına katkıda bulunacaktır.
5. Konuya ilişkin Kararlar
T.C. Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin kararı (Esas No: 2008/262, Karar No: 2008/2138, Karar Tarihi: 03-04-2008) da yukarıda belirtilen 2024/2703 sayılı Karar ile paralellik göstermektedir. Bu kararda hakemlerin açılan itirazın iptali davalarında karar vermeye ve bunun sonucu olarak icra inkâr tazminatı istemi konusunda da karar oluşturmaya yetkili oldukları açıkça belirtilmiştir. Ancak, Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin kararında (Esas No:2000/5610, Karar No: 2000/8669, Karar Tarihi: 14.12.2000) ise itirazın iptali davasının tahkimde görülmeyeceğine hükmedilmiştir. Öyle ki, bu kararda hakemde itirazı iptali davası açılamayacağı belirtilmiştir.
6. Sonuç
T.C. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin kararı, tahkim yargılamasında hakem kurulunun yetkilerini genişleterek icra inkâr tazminatına karar verebileceğini açıkça ortaya koymaktadır. Bu karar, tahkim süreçlerinin etkinliğini artırmakta ve taraflar arasındaki uyuşmazlıkların daha hızlı çözüme kavuşturulmasına katkıda bulunmaktadır.
Kaynakça
• Yargıtay 11. Hukuk Dairesi Kararı (Esas: 2024/212, Karar: 2024/2703) • İcra ve İflas Kanunu (İİK)
• Ejder Yılmaz, “Tahkimde İtirazın İptali Davası ve Tahkime Elverişlilik Kuralı”
• Necip Fazıl Erbeyin, “Uluslararası Tahkimde İcra İnkâr Tazminatı”, Dergipark
• Ali Yeşilırmak, “Geçerlı̇ Bı̇r Tahkı̇m Anlaşmasının Varlığına Rağmen Genel Hacı̇z Yoluyla Takı̇p Yapılabı̇lı̇r Mı̇?”