Yabancı mahkeme ve tahkim kararlarının Türkiye’de hukuki sonuç doğurabilmesi, çeşitli yasal prosedürlerin işletilmesini gerektirir. 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun (MÖHUK) ile New York Sözleşmesi bu alandaki temel hukuki metinlerdir. Türkiye ile Rusya arasındaki artan ticari ve hukuki ilişkiler, özellikle Rus mahkemeleri ve tahkim kurumlarından verilen kararların Türkiye’de tanınması ve tenfizi konusunu gündeme getirmektedir. Bu çalışmada, hem Rus mahkeme kararlarının hem de Rus tahkim kararlarının Türkiye’de tenfizi ele alınmakta; özellikle karşılıklılık ilkesi ve New York Sözleşmesi’nin uygulaması gibi kritik meseleler incelenmektedir.
Yabancı Mahkeme Kararlarının Türkiye’de
Tanınması ve Tenfizi
Yabancı mahkeme kararlarının Türkiye’de hukuki geçerlilik ve icra kabiliyeti kazanabilmesi, MÖHUK kapsamında, Türk mahkemelerinden tenfiz kararı alınmasına bağlıdır (m. 50). Tenfiz kararı, yabancı mahkeme kararının Türkiye’de aynı hukuki sonuçları doğurmasına ve icra edilebilir hale gelmesine imkân tanır.
Terminolojik Karışıklık
Rusya Federasyonu’ndaki “Arbitrazh” mahkemeleri, adlarına rağmen özel hakem heyetleri değil, ticari uyuşmazlıklara bakan devlet mahkemeleridir. Ancak bu mahkemelerin kararları Türkçeye “tahkim mahkemesi kararı” olarak çevrildiğinde, Türk mahkemelerinde tahkim kararı sanılarak yanlış değerlendirmelere yol açmaktadır. Zira tahkim kararlarının tanınması ve tenfizi farklı hukuki rejimlere tabidir. Bu sebeple çevirilerde “ticaret mahkemesi” teriminin kullanılması önerilir.
MÖHUK m. 54 Kapsamında Tenfiz Şartları: Rus Mahkeme Kararları Bakımından Değerlendirme
1. Karşılıklılık Şartı (m. 54/1-a)
Tenfiz kararının verilebilmesi için, Türkiye ile kararın verildiği ülke arasında:
● bir milletlerarası anlaşma (akdi karşılıklılık)
● Türk kararlarının o ülkede tenfizine olanak veren bir kanun hükmü (kanuni karşılıklılık)
● ya da fiilî uygulama bulunması gerekir. (fiili karşılıklılık)
Türkiye ile Rusya arasında tenfize ilişkin ikili bir anlaşma yoktur. Ancak Rusya Federasyonu Tahkim Usulü Kanunu’nun 244. maddesi uyarınca, yabancı mahkeme kararlarının tanınması mümkündür. Rusya’nın Türk mahkeme kararlarını tanıdığına dair içtihatlar mevcuttur. Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi de bu doğrultuda fiili mütekabiliyeti kabul etmiştir (2020/347 E. 2021/464 K). Ayrıca, Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2018/579 E., 2018/6742 K. sayılı kararında, Rusya’da verilen bir mahkeme kararının Türkiye’de tanındığı görülmektedir. Bununla birlikte, her dosyada Türk mahkemeleri Adalet Bakanlığından güncel karşılıklılık bilgisi talep eder.
2. Kesinleşmişlik (m. 54/1-b)
Tenfizi istenen Rus mahkeme kararının, kararın verildiği ülke hukukuna göre kesinleşmiş olması gerekir. Bu husus resmi bir belgeyle ispatlanmalı, kararın nihai olduğunu gösteren mühür doğru biçimde Türkçeye çevrilmelidir.
3. Münhasır Yetki (m. 54/1-c)
Tenfiz talebine konu kararın, Türk mahkemelerinin münhasır yetkisine giren bir alana ilişkin olmaması gerekir. Türkiye’de bulunan taşınmazın aynına ilişkin davalar, iflas ve iş uyuşmazlıkları bu kapsamdadır. Bu konularda Rus mahkemelerinin verdiği kararların Türkiye’de tenfizi mümkün değildir.
4. Kamu Düzenine Aykırılık (m. 54/1-ç)
Karar, Türk kamu düzenine açıkça aykırı olmamalıdır. Bu kapsamda adil yargılanma hakkı ile temel hak ve özgürlüklere açık aykırılık, kamu düzenine aykırılık olarak değerlendirilir ve bu durum tek başına tenfize engel teşkil eder. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulunun 10.02.2012 tarihli kararına göre (E. 2010/1, K. 2012/1), örneğin kararın gerekçesiz olması, kamu düzenine aykırılık anlamına gelmez ve bu nedenle tek başına tenfizi engellemez.
Buna benzer şekilde, Rusya’da yalnızca ilk dava belgesinin tebliğ edilmesi, diğer belgelerin ise taraflarca temin edilmesi şeklindeki uygulama, Türk hukukundan farklı olsa da kamu düzenine açık bir aykırılık teşkil etmediği sürece tek başına tenfize engel oluşturmaz.
5. Kararın Hukuk Davalarına İlişkin Olması
MÖHUK m. 50/2 “Yabancı mahkemelerin ceza ilâmlarında yer alan kişisel haklarla ilgili hükümler hakkında da tenfiz kararı istenebilir.” düzenlemesine yer verilmiştir. Anılan hükme göre, hukuk davaları neticesinde verilen yabancı mahkeme kararlarına ek olarak, yabancı mahkemelerin ceza ilamlarında yer alan kişisel haklarla ilgili hükümler hakkında da tenfiz kararı isteminde bulunulabilecektir. Bu hüküm uyarınca tazminata ilişkin şahsi hak istemlerinde davacının hukuki yararı olduğu kabul edilmektedir.
6. Savunma Hakkının İhlal Edilmemiş Olması
MÖHUK m. 54/ç’ye göre, savunma hakkının ihlal edilmemesi; aleyhine tenfiz istenen kişinin, kararın verildiği ülke hukukuna göre usulüne uygun şekilde mahkemeye çağrılmış ve mahkemede temsil edilmiş olmasını, ayrıca yokluğunda ya da usule aykırı şekilde karar verilmemiş olmasını ifade eder. Aleyhine tenfiz talep edilen kişi, bu hususlardan birine dayanarak savunma hakkının ihlal edildiğini öne sürerek Türk mahkemesinde tenfize itiraz ederse, yabancı mahkemenin savunma hakkına uyduğuna kanaat getirilene kadar tenfiz kararı verilemez. Bu hakkın ihlal edilip edilmediği ise kararın verildiği ülkenin hukukuna göre belirlenir.
Talepte Bulunabilecek Kişi
MÖHUK m. 52’ye göre kararın tenfiz isteminde hukuki yararı bulunan herkes tenfiz isteminde bulunabilir. Dolayısıyla tanıma ve tenfiz isteminde bulunacak kişinin mutlaka yabancı mahkeme kararının tarafları olması şart değildir. Aynı şekilde bu talepte bulunacak kişilerin Türk vatandaşı olması veyahut aleyhine talepte bulunacak kişinin Türk vatandaşı olması zorunda değildir.
Mahkeme Harçları ve Teminat Yükümlülüğü
Tenfiz davası açacak kişi, dava konusu tutarın yaklaşık %7’si oranında harç öder. Bu harcın 1/4’ü dava açılırken, geri kalanı ise yargılama sonunda aleyhine hüküm verilen taraftan alınır. Tenfiz kararı verilirse, davacı tarafından başta ödenen harç da karşı taraftan tahsil edilir. Ayrıca, yabancı davacılardan genelde teminat (caution judicatum solvi) istenir. Bu teminat, karar meblağının %15 ila %40’ı arasında değişir. Ancak Türkiye ile Rusya’nın taraf olduğu 1954 tarihli Lahey Sözleşmesi uyarınca, Rus gerçek ve tüzel kişileri bu teminattan muaftır. MÖHUK m. 48/2’de karşılıklılık esasına dayalı teminat muafiyeti açıkça düzenlenmiştir.
Tanıma ve Tenfizde Yetkili Mahkemeler
Tanıma ve tenfiz davalarında görevli mahkeme kural olarak asliye hukuk mahkemesidir. Ancak konu aile hukukuna ilişkinse, yetkili mahkeme aile mahkemesidir.
Görevli Mahkeme
Tanıma ve tenfiz kararını verecek olan mahkemenin görev ve yetkisi MÖHUK m. 51’de düzenlenmiştir. Buna göre, tenfiz kararı kendisine karşı tenfiz istenen kişinin Türkiye’deki yerleşim yeri, yoksa sâkin olduğu yer mahkemesinden, Türkiye’de yerleşim yeri veya sâkin olduğu bir yer mevcut değilse Ankara, İstanbul veya İzmir mahkemelerinden birinden istenebilecektir.Koruyucu
Tedbir Talepleri
Tenfiz alacaklısı, tenfiz davasıyla birlikte veya öncesinde ihtiyati tedbir veya ihtiyati haciz talebinde bulunabilir. Mahkemeler bu talebi kabul ettiğinde, genellikle teminat alınmasına karar verir. Teminat oranı dava konusu miktarın %15–40’ı arasında olup, nakit veya banka teminat mektubu şeklinde yatırılabilir. Sabit harç dışında ek bir maliyet bulunmamaktadır.
Rus Mahkeme Kararlarının Tanınması ve Tenfizi
Türkiye, genel olarak Rus mahkemesi kararlarını tanımakta ve tenfiz etmektedir. Ancak yukarıda açıklanan “tahkim mahkemesi” ifadesinin yanlış anlaşılması, tanıma sürecinde zorluk yaratabilir Bu husu çeviri ve başvuru belgelerinde dikkatle vurgulanmalıdır.
Tanıma ve tenfiz, birbirinden farklı iki hukuki müessesedir. Tanıma, özellikle tespit davaları gibi icra kabiliyeti gerektirmeyen kararlar açısından yeterli olurken; eda veya inşai nitelikte ve icra kabiliyeti taşıyan kararlar için tenfiz yoluna gidilmesi gereklidir. Tenfiz edilmiş bir karar aynı zamanda tanınmış sayılır. Ayrıca, tanıma için karşılıklılık şartı aranmazken, tenfiz için bu şartın da sağlanması gerekir. Bu farkların açıkça belirtilmesi, uygulamada sıkça karşılaşılan kavram karışıklıklarının ve başvuru sürecinde ortaya çıkabilecek usul veya içerik hatalarının önüne geçilmesi açısından önem taşımaktadır.
Türk Kararlarının Rusya’da Tanınması
Karşılıklılık ilkesi çerçevesinde Türk mahkeme kararları da Rusya’da tanınmaktadır. Rusya Federasyonu Medeni Usul Kanunu’nun 409– 417. maddeleri ile Tahkim Prosedürü Kanunu’nun 16, 32, 74, 241–246 ve 256. maddeleri, yabancı mahkeme kararlarının tanınması ve tenfizini düzenlemektedir. Türk avukatlar uygulamada, Rusya’da tanınmış Türk kararlarını içeren içtihatları Türk mahkemelerinde delil olarak kullanmaktadır. Ancak bu kararların Türk dış temsilcilikleri tarafından düzenli olarak takip edilmemesi, mütekabiliyetin belgelenmesinde zorluklar doğurabilmektedir.
Rus Tahkim Kararlarının Türkiye’de
Tanınması ve Tenfizi
Uluslararası tahkim kararlarının tanınması ve tenfizi bakımından temel referans noktası, 10 Haziran 1958 tarihli Yabancı Hakem Kararlarının Tanınması ve Tenfizine İlişkin New York Sözleşmesi’dir. Bu sözleşme, taraf devletler arasında verilen hakem kararlarının diğer üye devletlerde geçerli olmasını sağlamak ve tahkimin etkinliğini artırmak amacıyla hazırlanmıştır. Gerek Türkiye gerekse Rusya, bu sözleşmeye taraf olmakla birlikte, taraflık biçimleri ve uygulamadaki yansımaları farklılık göstermektedir.
Türkiye ve Rusya’nın New York
Sözleşmesi’ne Taraf Olup Olmadığı Bakımından
Türkiye, söz konusu sözleşmeye çekinceler ileri sürerek taraf olmuş ve 1991 yılında onaylayarak iç hukukuna katmıştır. Türkiye’nin çekincesi uyarınca, sözleşme yalnızca sözleşmeye taraf ülkeler arasında uygulanmakta, dolayısıyla karşılıklılık şartı önem kazanmaktadır. Rusya ise sözleşmeye doğrudan taraf olmamıştır. Ancak Sovyetler Birliği’nin 1958 yılında sözleşmeyi imzalaması ve 1960’ta onaylaması neticesinde, Sovyetler Birliği’nin halefi olarak Rusya Federasyonu dolaylı şekilde sözleşmeye taraf kabul edilmektedir. Bununla birlikte, Rusya’nın söz konusu sözleşmeye kendine özgü bir şekilde yeniden taraf olmasını sağlayacak herhangi bir ek adım atmadığı görülmektedir.
Karşılıklılık İlkesi ve Uygulamadaki Etkileri
Her iki ülke New York Sözleşmesi’ne taraf olsa da, uygulamada özellikle karşılıklılık ilkesi ciddi bir engel olarak karşımıza çıkmaktadır. Türk ve Rus hukuk sistemleri arasında tahkim kararlarının tanınması ve tenfizine ilişkin doğrudan bir ikili anlaşma bulunmamaktadır. Bu durum, Rus tahkim kararlarının Türkiye’de tanınması ve tenfizi sürecini zorlaştırmaktadır. Ancak Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 1999-19-467 E., 1999/489 K. sayılı ve 9 Haziran 1999 tarihli kararında Rus tahkim kararlarının New York Sözleşmesi kapsamında Türkiye’de tenfiz edilebileceği görülmektedir.
Hukuki Altyapının Eksiklikleri ve Yeni
Girişimler
Bu eksikliğin giderilmesi amacıyla bazı gelişmeler yaşanmıştır. Nitekim 2 Temmuz 2019 tarihinde Rusya Federasyonu, Türkiye’nin de taraf olduğu Lahey Uluslararası Özel Hukuk Konferansı’nın 22. Diplomatik Oturumu kapsamında imzalanan Sivil ya da Ticari Konularda Yabancı Mahkeme Kararlarının Tanınması ve Tenfizine İlişkin Sözleşme’nin nihai metnini imzalamıştır. Bu sözleşmenin temel amacı, uluslararası alanda mahkeme kararlarının sınır ötesi tanınması ve tenfizi için öngörülebilir ve etkili bir rejim kurmaktır. Bu çaba, uluslararası tahkim kararlarının icrasında öngörülebilirliği artırmayı hedeflese de henüz Türkiye ile Rusya arasında bu çerçevede özel bir uygulama başlatılmamıştır.
Uygulamada Yaşanan Sorunlar
Mevcut durumda, Rus tahkim kararlarının Türkiye’de tenfizi aşağıdaki sebeplerle sınırlı bir etki alanına sahiptir:
•Türkiye ile Rusya arasında tahkim kararlarının tanınmasını düzenleyen bir milletlerarası anlaşma bulunmamaktadır.
•Türkiye, New York Sözleşmesi’ni karşılıklılık şartıyla onaylamıştır
•Rusya’nın sözleşmeye dolaylı taraflığı uygulamada bazı şüphelere yol açmaktadır.
•Mahkemelerin takdir yetkisi ve yorum farkları, tenfiz sürecini öngörülemez kılmaktadır.
Sonuç ve Değerlendirme
Türkiye ile Rusya Federasyonu arasındaki gelişen ticari ve ekonomik ilişkilerin sağlıklı şekilde ilerleyebilmesi ve taraflar arasındaki hukuki güvenliğin sağlanabilmesi için, tahkim kararlarının tanınması ve tenfizi konusunda açık, karşılıklı ve uygulamada işler bir mekanizmanın oluşturulması büyük önem taşımaktadır. Mevcut durumda New York Sözleşmesi temel bir çerçeve sunsa da, ikili anlaşmalar yoluyla veya her iki devletin de taraf olacağı milletlerarası anlaşmalarla karşılıklılık ilkesinin daha net tanımlanması ve uygulamada güçlendirilmesi gerekmektedir.
Her ne kadar Rus mahkemelerinin kararları, gerekli şartları taşıması hâlinde Türkiye’de tanınabilir ve tenfiz edilebilir olsa da, ve Türk mahkeme kararları da Rusya’da fiilen tanınsa da, asıl dikkat çekilmesi gereken nokta şudur: Tahkim kararlarının tenfizi, mahkeme kararlarının tenfizinden çok daha öncelikli ve pratikte daha önemli hâle gelmiştir.
Zira uluslararası ticarette taraflar, giderek artan oranda tahkimi tercih etmekte; tarafsız, hızlı ve esnek bir çözüm yöntemi olarak tahkim kurumuna yönelmektedir. Bu bağlamda, tahkim kararlarının sınır ötesi uygulanabilirliğinin güvence altına alınması, sadece hukuki değil, aynı zamanda ekonomik bir gereklilik haline gelmiştir. Tahkim kararlarının tenfizinde yaşanan her belirsizlik ya da zorluk, doğrudan tahkim kurumuna olan güveni zedelemekte ve hem Türk hem de Rus yatırımcılar açısından ciddi bir risk alanı yaratmaktadır.
Bu nedenle, tahkim kararlarının tanınması ve tenfizi konusunda daha öngörülebilir, karşılıklı güvene dayalı ve etkin bir uygulama altyapısının oluşturulması, yalnızca yargı alanında değil, ekonomik iş birliğinin güçlenmesi açısından da stratejik bir gerekliliktir.
